Pages
25 Aralık 2010 Cumartesi
Ziyafet
Küçük görümcem Zehra abla bize harika bir sofra hazırladı.
Fotoğraflardan gördüğünüz gibi menü nefisti..
Mercimek Köftesi
Patates Salatası
Yaprak sarma
Pırasalı kıymalı börek
Poğaça
Ece hanımın sarması
Islak kek
17 Aralık 2010 Cuma
Fikrimühimden Nesfit geldi
Fikrimühim bu sefer denemem için Nesfit yolladı. İyiki de yollamış.Tadı nefis.
Sade mısır gevreklerine göre çok güzel.
İndirim kuponlarını arkadaşıma verdim.
Gönderdikleri nesfit oto kokusunu da eşime verdim arabamıza astı.
Teşekkürler nesfit ve fikrimühim...
11 Kasım 2010 Perşembe
Balkabaklı Muhallebi
Kızım 9,5 aylık oldu. Maşallah hareketli bir bebek. Onun için elimden geldiğince değişik tarifler deniyorum. Bu sefer kızım için birkaç kere balkabaklı muhallebi yaptım. Maşallah severek yiyor.Yapımı gayet kolay ve pratik..
Malzemeler:
Yarım dilim balkabağı
1 tatlı kaşığı tepeleme pirinç unu
1,5 çay bardağı su
Yapılışı:
Balkabakları küp küp doğrayıp tencereye koyulur. Göz kararı su eklenir. Kısık ateşte yumuşayıncaya kadar pişirilir. Pişen balkabakları iyice ezilir.
Muhallebi pişirilir ve pişen muhallebiye balkabaklarını ilave edilir.
Afiyet olsun.
5 Kasım 2010 Cuma
4 Kasım 2010 Perşembe
arpa şehriye pilavı
Tarif Devletşah arkadaşımızdan
İçindekiler
1 su bardağı arpa şehriye
1,5 yemek kaşığı tereyağ
1 yemek kaşığı sıvı yağ
göz kararı tuz
Kaynar su
Hazırlanışı
Arpa şehriyeler yağda iyice kavrulur.
Üzerini yaklaşık 1 cm geceçek kadar kaynar su ve tuz eklenip kapağı kapalı olarak suyu çektirilir.
Suyunu çeken pilavın altı kapatılıp, karıştırılır.
yarım su bardağı kaynar su pilava katılıp kapağı kapalı şekilde 15 dakika demlendirilir.
18 Ekim 2010 Pazartesi
Pratik Tavuk Yemeği
Bu tavuk yemeğini eşimden öğrendim :)
Pratik ve leziz bir yemek...
Malzemeler:
3-4 tane tavuk pirzola
1 soğan
1 domates
1 patates
1 havuç
1 biber
Sıvıyağ
Tuz
Tencereye soğanlar halka halka dizilir. Üstüne tavuklar dizilir. Domates,patates, havuç ve biber tavukların üzerine küp küp doğranır. Sıvıyağ gezdirilir. İsteğe göre pulbiber ve karabiber de eklenebilir. Çok az su eklenir.Önce yüksek ateşte , kaynayınca kısık ateşte pişirilir.Pişmeye yakın tuz serpilir.
Afiyet olsun.
Pratik ve leziz bir yemek...
Malzemeler:
3-4 tane tavuk pirzola
1 soğan
1 domates
1 patates
1 havuç
1 biber
Sıvıyağ
Tuz
Tencereye soğanlar halka halka dizilir. Üstüne tavuklar dizilir. Domates,patates, havuç ve biber tavukların üzerine küp küp doğranır. Sıvıyağ gezdirilir. İsteğe göre pulbiber ve karabiber de eklenebilir. Çok az su eklenir.Önce yüksek ateşte , kaynayınca kısık ateşte pişirilir.Pişmeye yakın tuz serpilir.
Afiyet olsun.
26 Eylül 2010 Pazar
oya örneği
Arkadaşlar, bir arkadaşım bu oyanın örneğini çıkartamamış, mümkünse yardımcı olabilir misiniz?
http://www.kadinvebebek.com/forum/boncuklu-oya-ornegi-23110/
25 Eylül 2010 Cumartesi
Tava Böreği
Bu böreği Ramazan'da sahurda birkaç kere yapmıştım.
Bir türlü eklemek nasip olmadı. Yumuşacık ve leziz bir börek...
Tarifi http://mutfakmelegi.blogcu.com/tava-boregi/570322 arkadaşımızdan aldım.
Malzemeler:
2 yufka
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağı
1/2 çay bardağı süt
1/2 çay bardağı yoğurt
İç harcı:
* Tarifte sosis ve sucuk vardı ben eklemedim.
beyaz peynir
kaşar peyniri
Yapılışı:
Yumurta bir kapta çırpılır,içerisine süt,sıvı yağı ve yoğurt ilave edilir karıştırılır.Yağlanmış tavaya yufka serilir 2.yufkadanda parçalar koparılıp serilir(alt taban ince olmasın diye),sosun yarısı dökülür.Kalan yufkadan üzerine konur.İçharcı serpiştirilir ve kalan sos dökülür.
Kenardan sarkan kısımları üste kapatalım ve orta hararetteki ateşte pişirelim.(Bir tarafı yaklaşık 5-10 dakika arası pişiyor)Tabak yardımıyla ters çecirip diğer tarafıda pişirelim ve gerekirse margarin veya tereyağıyla yağlayalım yumuşak olması için.
Bir türlü eklemek nasip olmadı. Yumuşacık ve leziz bir börek...
Tarifi http://mutfakmelegi.blogcu.com/tava-boregi/570322 arkadaşımızdan aldım.
Malzemeler:
2 yufka
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağı
1/2 çay bardağı süt
1/2 çay bardağı yoğurt
İç harcı:
* Tarifte sosis ve sucuk vardı ben eklemedim.
beyaz peynir
kaşar peyniri
Yapılışı:
Yumurta bir kapta çırpılır,içerisine süt,sıvı yağı ve yoğurt ilave edilir karıştırılır.Yağlanmış tavaya yufka serilir 2.yufkadanda parçalar koparılıp serilir(alt taban ince olmasın diye),sosun yarısı dökülür.Kalan yufkadan üzerine konur.İçharcı serpiştirilir ve kalan sos dökülür.
Kenardan sarkan kısımları üste kapatalım ve orta hararetteki ateşte pişirelim.(Bir tarafı yaklaşık 5-10 dakika arası pişiyor)Tabak yardımıyla ters çecirip diğer tarafıda pişirelim ve gerekirse margarin veya tereyağıyla yağlayalım yumuşak olması için.
2 Eylül 2010 Perşembe
Un Helvası
Tarifi devlatşah arkadaşımızdan aldım.
Tereyağı teflon tavada eritilir.
Un ilave edilerek kavrulmaya başlanır.
Rengi açık kahve rengine dönene kadar devamlı karıştırılarak, kısık ateşte kavrulur
Kaynar su ilave edilip karıştırılmaya devam edilir.
Suyunu çekince -ki hemen çekiyor- yavaş yavaş şekeri ilave edip iyice karıştırılır.
Altını kapatıp 10 dakika dinlenmeye bıraktıktan sonra servis yapabilirsiniz.
18 Ağustos 2010 Çarşamba
Kızımız 6,5 aylık oldu. Doktorumuz bu ayki kontrolünde kahvaltı ve yoğurta başlamamızı söyledi.Kendim yoğurt yapamazsam sütaş babymix almamızı önerdi.
Eşim cumartesi günü " boşver yoğurt yapmakla uğraşma sütaş alalım dedi".
Ben dün dayanamayıp ,ilk defa yoğurt yapmayı denedim.Allaha şükür sonuç güzel oldu.
Tarif: http://www.bebegimneyesin.com/yogurt-yapimi-mayalama/ daresinden aldım.
Bugün yaptığım yoğurdu yedireyim dedim.Kızım yüzünü buruşturdu ve kusar gibi oldu.
Çözüm olarak hemen içine 2 bebe bisküvisi ve bir miktar pekmez ekledim.
Hamdolsun bu karışımı sevdi.Yarın meyveli yoğurt yapmayı deneyeceğim bakalım...
2 Ağustos 2010 Pazartesi
Milupadan hediyelerimiz geldi
Milupa ya http://www.milupa.com.tr/Inside.aspx?Page=Uyelik adresinden üye olmuştum.
kızıma hediyeleri geldi. fotoğrafta gördükleriniz hediye olarak geldi.
hamileyseniz ayrı hediye paketi, bebeğiniz 6 aylık olunca ayrı hediye paketi gönderiyorlar.
28 Temmuz 2010 Çarşamba
Ülker Hero babyden hediye
15 Temmuz 2010 Perşembe
Gülizar
tarif http://muhteremleafiyetle.blogspot.com/2008/05/pdse23glizar.html ait
Malzemeler;
1 kilo haşlamalık patates
1 su bardağı garnitür
1 çay bardağı konserve mısır
yarım demet maydanoz, yarım demet dereotu
Tuz ve sıvıyağ
Üzerine serpmek için;kırmızı pul biber
Yapılışı;
Patatesleri haşlayıp,soyulur.
Sıcakken iyice ezilir,tuz ve 3-4 kaşık sıvıyağ ekleyerek pürüzsüz oluncaya kadar yoğurulur.
Garnitürü ve mısırı süzüp,biraz tuz serpilir.
Patatesten cevizden büyük parça koparıp,elinizle yuvarlayın ve açılır.
İçine 1 tatlı kaşığı garnitür yerleştirip,kapatarak yuvarlanır.
Maydanozu çok ince kıyın ve hazırladığınız patates toplarını maydanoza bulanır.
Hazırladığınız topları servis tabağına yerleştirilir ve ortalarına 1 çay kaşığı kırmızı pul biber dökülür.
8 Temmuz 2010 Perşembe
kandiliniz mübarek olsun

Mübarek Mirac Kandilinizi tebrik eder, nice kandilleri sevdiklerinizle beraber mutlu bir şekilde idrak etmenizi Cenab-ı Hak'tan niyaz ederim.
Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde buyurmuşlardır ki:
"Recebin yirmi yedinci günü (mirac kandilinin ertesi günü) oruç tutan kimseye, 60 ay (yani 5 yıl) oruç tutmuş gibi sevap yazılır" Geylani el-Gunye,1/332, Nüzhetü'l mecâlis,1/141
Ve yine Peygamber Efendimiz başka bir hadislerinde şöyle buyurmuştur:
"Her kim recebten bir gün oruç tutar ve gecelerinden bir geceyi ibadetle geçirirse, ALLAH'u Teâlâ onu kıyamet günü azaptan emin olarak diriltir ve sırat köprüsünü tehlîl ve tekbirlerle geçer" Hadis'i Şerif Deylemi
17 Haziran 2010 Perşembe
kandiliniz mübarek olsun
11 Haziran 2010 Cuma
3.Evlilik yıldönümü pastamız
27 Mayıs 3.evlilik yıldönümümüzdü. Hem de kızımız 4.ayını bitirdi.
Tarifi bir türlü yayınlamak nasip olmadı, nasip bugüneymiş.
Tarif tarif defterinden
Çilek mevsimindeyiz benim de en çok sevdiğim pastadır bu. Kışın muzla, yazın da şeftaliyle denedim. Ama en güzeli aşağıdaki tarif...
Malzemeler:
PANDİSPANYA İÇİN
3 yumurta
3 kahve fincanı un
3 kahve fincaı şeker
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Birkaç damla limon suyu
KREMA için: 1 paket vanilyalı puding
3 su bardağı süt
ÜZERİNE : 1 paket çilekli jöle (Dr Oetker ya da Kenton kullanıyorum) ve tarifine göre su
2-3 avuç çilek (ikiye bölünmüş)
Önce pandispanya hazırlanır. Yumurta ve şeker koyu yoğurt kıvamına gelene kadar çırpılır. Elenmiş un, kabartma tozu ve vanilya eklenir. Derince bir kalıpta (büyük kare borcam çok ideal) yağlanıp unlanmış olarak 170 derecede pişirilir. Bu arada Krema için puding ve süt karıştırılarak pişirilir. Soğumaya bırakılır. Jöle paketin üzerindeki tarife göre hazırlanır.
( ben jöle kullanmadım )
Kalıptan çıkarmadan yapıyoruz bu işlemleri onun için derin bir kalıp kullanın. Soğuyan pandispanyanın üzerine kremayı döküyoruz. ( ben krema yerine evde vanilyalı puding olmadığı için tavuk göğsünün muhallebisinden yaptım :) )
Heryerini iyice kaplayacak pasta görünmeyecek şekilde. Üzerine ikiye böldüğümüz çilekleri hafifçe bastırarak yerleştiriyoruz. En üste jöleyi döküyoruz. Buzdolabında bir gece ya da 5-6 saat bekletiyoruz. Kare kare kesip servis yapıyorum. 3 renkli çok güzel görünüyor.
Malzemeler:
PANDİSPANYA İÇİN
3 yumurta
3 kahve fincanı un
3 kahve fincaı şeker
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
Birkaç damla limon suyu
KREMA için: 1 paket vanilyalı puding
3 su bardağı süt
ÜZERİNE : 1 paket çilekli jöle (Dr Oetker ya da Kenton kullanıyorum) ve tarifine göre su
2-3 avuç çilek (ikiye bölünmüş)
Önce pandispanya hazırlanır. Yumurta ve şeker koyu yoğurt kıvamına gelene kadar çırpılır. Elenmiş un, kabartma tozu ve vanilya eklenir. Derince bir kalıpta (büyük kare borcam çok ideal) yağlanıp unlanmış olarak 170 derecede pişirilir. Bu arada Krema için puding ve süt karıştırılarak pişirilir. Soğumaya bırakılır. Jöle paketin üzerindeki tarife göre hazırlanır.
( ben jöle kullanmadım )
Kalıptan çıkarmadan yapıyoruz bu işlemleri onun için derin bir kalıp kullanın. Soğuyan pandispanyanın üzerine kremayı döküyoruz. ( ben krema yerine evde vanilyalı puding olmadığı için tavuk göğsünün muhallebisinden yaptım :) )
Heryerini iyice kaplayacak pasta görünmeyecek şekilde. Üzerine ikiye böldüğümüz çilekleri hafifçe bastırarak yerleştiriyoruz. En üste jöleyi döküyoruz. Buzdolabında bir gece ya da 5-6 saat bekletiyoruz. Kare kare kesip servis yapıyorum. 3 renkli çok güzel görünüyor.
12 Mayıs 2010 Çarşamba
Yumoş
Fikri mühim aracılığıyla yumoşum geleli yaklaşık 2 hafta oldu.Ancak yayınlayabiliyorum.
Bir de küçük bir havlu hediye göndermişler.onu yıkayıp kızım için kullanacağım.
Herkese tavsiye ederim. Kokusu muhteşem. Özellikle pembe yumoşu alın derim.
teşekkürler fikrimühim, teşekkürler yumoş.
9 Mayıs 2010 Pazar
Anneler Gününüz kutlu olsun
27 Nisan 2010 Salı
İç Pilav
Bugün kızımız Zeynep Zahide 3 ayını bitirdi.Gün geçtikçe büyüyor ve değişiyor.
Rabbim tüm isteyenlere sağlıklı hayırlı evlatlar nasip etsin.
Malzemeler:
2 su bardağı pirinç
1 soğan
1 havuç
yarım su bardağı bezelye
1 çay kaşığı tarçın
2-3 yemek kaşığı kuş üzümü
2 yemek kaşığı dolmalık fıstık
tuz
karabiber
3-4 küp şeker
4 su bardağı sıcak su
soğan kavrulur, tuz,karabiber,şeker,fıstık eklenip kavurmaya devam edilir.havuç,bezelye ( ben havuç bezelye katmadım)
kuşüzümü,pirinç eklenir.4 su bardağı sıcak su eklenip kısık ateşte pişirilir.
23 Nisan 2010 Cuma
Kızıma çıngırak yaptım
Kızımız Zeynep Zahide 4 gün sonra 3 aylık olacak inşallah.ona kendi el emeğimle çıngırak yapmak istiyordum.
Daha önce etsy de bir dükkanda görmüştüm ve bilgisayarıma fotoğrafı kaydetmiştim.
ondan esinlenerek yaptım.
oyuncağın alt kısmı kürdan kutusundan yaptım.içine nohut , kurufasulye koydum.
kıyafetleri ise evde kumaş parçalarından...
sizce nasıl olmuş?
7 Nisan 2010 Çarşamba
Anneme mi sorsam, kitaba mı baksam?
TÛBA KABACAOĞLU
Hayatınızda ilk kez bir test sonucunun ‘pozitif' olmasına bu kadar çok seviniyorsunuz. Bir anda hayatınız değişiyor aslında. İlk zamanlar biyolojik olarak bunu hissedemeseniz de yavaş yavaş anneliğe hazırlanıyorsunuz. Gün geçtikçe karnınızın büyüdüğünü gözlemliyor, içinizde minik bir kelebeğin kanat çırptığını hissediyorsunuz. Zamanla küçücük ayaklar karnınızı tekmeliyor, âdeta oradan çıkmak istediğini söylüyor size. “Ha geldi, ha gelecek” derken bebeğinizi ansızın kucağınızda buluyorsunuz. O size, siz ona dikkatli dikkatli bakıyor, yaşadıklarınıza anlam vermeye çalışıyorsunuz.
Her şey bu mutlu sonla bitmiş gibi gözükse de asıl bundan sonra daha da çetrefilleşiyor işler. Bir yandan yeni sıfatınıza alışmaya çalışırken, diğer yandan bu büyük sorumluluğu nasıl taşıyacağınızı düşünüyorsunuz. Muhabir, sanatçı, siyasetçi kim olursanız olun kendi içinizde sıkıntılar yaşıyor, zaman zaman tükendiğinizi hissediyorsunuz. Uykusuz geceler, yorgun günler derken zaman hızla ilerliyor. Bu meşakkatli süreçte anneyi en çok geleneksel yöntemler ile kitabi bilgilerin, uzman tavsiyelerinin çakışması yoruyor. “Acaba hangisi doğru?” diyorsunuz.
Günümüz anne adayları bebek bakımını, ‘yeni hayat'ında karşılaşacağı sorunları, bebeğin genel geçer rahatsızlıkları karşısında neler yapacağını çeşitli uzmanların kaleme aldığı kitaplardan öğreniyor. Bilirkişi önerilerinden faydalanmak isterken kulaktan kulağa aktarılmış geleneksel yöntemler karşısına çıkıyor ve ister istemez kafası karışıyor. Hem bilimselliği hem de yüzyıllara meydan okuyarak günümüze kadar gelmiş pratik bilgileri terk etmeden orta yolu bulmak gerekiyor. Peki katkı maddeli malzemeler ve ilaç kullanmadan bebeğin sağlığını korumak mümkün mü? Piyasada ‘bebeklere özel' üretilmiş her ürünü kullanmak doğru mu? Hangi zararlı maddeleri miniklerden uzak tutmalı?
MUSKAT CEVİZİNİ DENEDİNİZ Mİ?
İlk kez anneliği tatmış hanımlar ellerinde küçücük bir yavruyla henüz ne yapacağını bilemezken; bebeğin geceleri gittikçe artan gaz sancıları başlar. Eğer yanınızda deneyimli birileri yoksa soluğu hastanede almamanız için hiçbir sebep yoktur. Çünkü bir-iki haftalıkken başlayan sancılar gittikçe şiddetlenir. Saatlerce sürer, bitip bitip tekrar başlar. Aslında gaz sancıları zarar vermeyen, belli bir süreyle sınırlı, fizyolojik bir olaydır. Dolayısıyla kesin, belirli bir tedavi yöntemi bulunmamakla birlikte gazı azaltıcı birtakım önlem ve davranış biçimleri içine girmek elzemdir. Piyasadaki gaz giderici ilaçların hepsi güvenilir değil. Üstelik en erken ikinci ayın sonunda kullanılması lazım. Bitkisel içerikli olduğu söylenen ilaçların bile çocukları sersemletip uyuttuğu üzücü bir gerçek. Yan etkisi bulunmayan yöntemleri seçmekse en iyisi. Hekimler ve ebeveynler genelde rezene çayının hem bebeği hem de anneyi rahatlattığını söylüyor. Hazmı kolaylaştıran, hafif kramplı mide ve bağırsak sorunlarına iyi gelen bu şifalı bitkinin spazm giderici özelliği de var üstelik. Demleme usulü elde edilmiş sıvıyı hem bebeğin, hem annenin tüketmesi tavsiye ediliyor.
Rezeneden sonuç alamayanlar için nesilden nesile aktarılan diğer bir etkili yöntem, müskat adı verilen küçük Hindistan cevizi. Müskatı bir çay kaşığına küçük tırnağınız kadar kazıyıp üzerine anne sütü sağıyorsunuz. Bu doğal karışım hem iştah açıyor, besliyor, sakinlik veriyor hem de gaz sancısına birebir. “Ölümden başka her şeye şifadır” denen çörekotu da kolik ağrılarına çözüm olabilir. Yarım çay kaşığı çörekotunu bir çay bardağı su ile kaynatıp ılık vaziyetteyken gün içinde biraz biraz bebeğe içirmeniz yeterli. Gaz sancılarının sıklığına göre bu işlemi her gün tekrarlayabilirsiniz.
Bebeğiniz huzur içinde uyurken birden kızarıp kasılmaya, ağlamaya ve bacaklarını toplamaya başladığında aklınıza iki ihtimal gelir. Ya gaz sancısı vardır ya da kaka yapacaktır. Önce bebeğin gazını çıkarmaya çalışın. Bu eylem sonuç vermiyorsa ikinci ihtimali düşünün. Bebekler kakalarını rahat yapamadıklarında huysuzlanıp bağırır, hatta ciddi acılar çeker. Kalın bağırsağın sonundaki kaslar sertleşip kakanın normal geçişini önlediğinde bebekler kabız olur. Kaka bağırsakta ne kadar uzun süre kalırsa o kadar sıkılaşıp kurur, vücuttan atılması zorlaşır. Sertleşmiş kaka kalın bağırsağın son kısmından geçerken yırtılmalara ve çatlaklara sebep olur. Tüm bunlar da minicik bir bebek için kaldırması oldukça güç şeylerdir. Kabızlığı giderici ilaçlar satılsa da bunlar zamanla bağımlılık yapabilir. Bundan dolayı daha sağlıklı yöntemler bulup minikleri ilaç bağımlısı yapmamak en iyisi. Genelde kabızlık giderici şuruplar tavsiye edilse de bu problemi doğal yollarla aşmak mümkün (Tabii bebeğin herhangi bir sağlık sıkıntısı yoksa).
Annelerin bu konuda imdadına yetişecek en önemli malzeme, mucizevi özelliğiyle dikkat çeken zeytinyağı. Küçük yaşlardan itibaren çocuklara ilaç yüklemesi yapılmaması gerektiğini savunan hekimler de zeytinyağını tavsiye ediyor. Üstelik bebek gelişimine katkı sağladığı da bilinen bir gerçek. Bunun için günde iki kez bir çay kaşığının içine iki-üç damla zeytinyağı ile aynı miktarda su damlatıp bebeğe içirmeniz yeterli. Bebek ikinci ayını tamamladığında su karıştırmadan saf zeytinyağını verebilirsiniz. Miktarı bebeğin aylarına göre artırabilirsiniz. Katı gıdalara geçtiğinde de evde hazırladığınız mamaların içine bir çay kaşığı ilave edebilirsiniz. Göbek deliğine saat yönünde masaj yaparak zeytinyağı sürmeniz de dışkı çıkarmayı kolaylaştırır.
Gazını çıkaramayan, kakasını yapamayan ve üşüten bebekler şiddetli karın ağrısı çeker. Tabii bu durumda ne uyuyabilir ne de ağlamadan durabilirler. Karın ağrısını dindirmek için sıcak su torbası koymak bir çözüm olabileceği gibi (yalnız her bebeği sakinleştirmeye yetmez) nane-kekik karışımından da faydalanılabilir. Bunun için bir fincan su cezvede kaynatılır. Ocağı kapattıktan sonra suyun içine 1 çay kaşığı nane, 1 çay kaşığının ucuyla da kekik ilave edilir. Demlendikten sonra içine çok az miktarda şeker atılarak bebeğe içirilir. Karışım ufaklıkları hem rahatlatır hem de karın ağrılarını dindirir.
BEBEKLERİ ÜŞÜTMEDEN BÜYÜTMENİN SIRRI
Bebekler için “Kuşun kanadından soğuk alır.” der büyüklerimiz. Bundan dolayı da onların vücut ısılarını sabit tutmaya, mümkün olduğunca soğuktan-sıcaktan korumaya çalışırlar. Kıt kanaat geçen hayatlarında doktor yüzü görmeden bebeklerini büyütmenin derdine düşerler. Derme-çatma yapılmış, sobalı evlerde bebekleri banyo yaptırmak da sıkıntıdır, hasta olduğunda iyileştirmek de. Çözümü doğada bulurlar nitekim… Minikleri üşütmemek ya da üşütme kaynaklı hastalıkları tedavi etmek için karabaş yağından faydalanmışlar yüzyıllardır.
Soğuk kış günlerinde bebeklerinin bedenlerini ısıtmak, üşütme kaynaklı karın ağrılarının önüne geçmek isteyen ebeveynler miniklerin karnına ve ayaklarının altına karabaş yağından sürebilir. Sırt ve göğüs kafesine de saf zeytinyağıyla masaj yapabilir. Kısa bir süre sonra ne zeytinyağının ne de karabaş yağının kokusu tende kalır. Soğuk kış günlerinde, banyodan sonra, bebek dışarı çıkarılırken ve eve döndükten sonra rahatlıkla uygulanabilir. Bu yöntemin kış aylarında dünyaya gelmiş bebekleri hastalıktan korumanın en etkili, ucuz ve pratik yolu olduğu tecrübelerimle sabit.
BEBEKLER KİMYASALLARDAN DAHA FAZLA ETKİLENİYOR!
Günümüz şartlarında bebek bakımı oldukça kolaylaştı. Hazır bezler, ıslak mendiller, bebe yağları, losyonlar, kremler vs... Hepsinin albenisi de fazla, tüketeni de... Dış görünüşlerindeki şirinlik, etiketlerindeki saflık ve temizlik imajının ise insanı etkilememesi mümkün değil. Ürünlerin “bebeklere özel” üretilmiş olması da ayrı bir cazibe merkezi tabii. Fakat gelin görün ki minikler için satın alacağımız her malzeme onun sağlığına uygun değil. Evladımız için satın alacağımız her şeyin etiketini okumalı, ona şimdi ya da gelecekte zarar verecek kimyasal maddelerin içlerinde yer alıp almadığına bakmalı. Sanılanın aksine piyasadaki birçok üründe bebeklere zarar verecek katkı maddeleri mevcut. Yalnız bunların varlığını fark edebilmemiz için hangi kimyasalların ne için, hangi ürünlerde kullanıldığını bilmemiz ve bir an önce doğal alternatiflere doğru rotamızı çevirmemiz şart. Sonuçta bebeklerin seçim yapma gibi bir şansları yok. Onların sağlıklarını korumak biz ebeveynlere düşüyor...
Günlük hayatımızda kullandığımız ürünlerle, soluduğumuz havayla, yediğimiz ve içtiklerimizle yaklaşık 80 bin kimyasal maddeye maruz kalıyoruz. Ve her yıl bu maddelere yüzlercesi ekleniyor. Bu kimyasalların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılması uzun ve pahalı bir süreç gerektirdiğinden bunların sadece yüzde 30'u test edilebiliyor. Dolayısıyla yapılacak bilimsel araştırmaları beklemeden onları hayatımızdan ‘olabildiğince' çıkarmamız lazım. Cildimiz en büyük ve en hassas organlarımızdan biri. Ağız yolu ile alınan kimyasalın bir kısmı boşaltım sistemi vasıtasıyla atılırken deri yolu ile alınanlar direkt kana karışıyor. Normalde vücuttan atılması beklenen birçok madde de sık kullanım sonucu karaciğer, böbrek ve yağ tabakasında birikiyor. Bebeklerin vücut savunma sistemleri tam gelişmediğinden, yetişkinlere göre kimyasallardan daha çok etkileniyorlar. Mesela bebeklerin popo temizliğinde kullanılmak üzere üretilmiş ıslak mendillerin hem kokuları hem de ambalajları can alıcı. Fakat içlerinde yer alan zararlı maddeler alerji, cilt tahrişi, zehirlenme bile yapabiliyor, üstelik kanserojen etkiye de sahipler. Ambalajların üzerinde “Alkolsüzdür”, “Nemlendirici etkiye sahiptir”, “Dermatolojik olarak test edilmiştir”, “PH dengesine zarar vermez”, “Bebeklere özel”, “Yenidoğan” şeklindeki ibareleri çok dikkate almayın. Bunlar ıslak mendilin daha az zararlı ya da zararsız kimyasallar içerdiği anlamına gelmiyor çünkü. Ürün satın alırken “içindekiler” kısmını muhakkak okuyun.
AŞAĞIDAKİ ZARARLI MADDELERE DİKKAT!
Eğer; paraben (koruyucu) çeşitleri methyl, ethyl, propyl, butyl, isobutyl, benzil paraben ile propylene glycol (petrol türevi), phenoxyethanol (koruyucu), peg-40 hydrogenated castor oil (hidrojene edilmiş hintyağı), zehirli 2-bromo-2 nitropropame-1,3 diol, methylisothiazolinone, sodyum hidroksit, fınn, kansorejen formaldehit, triclosan, zehirli carbomer, sodium benzoate, cilt gözeneklerini tıkayan paraffinum liquidum, benzil alcohol, zehirli benzyl benzoate, fragrance (parfüm), 3-lodo-2 propynyl butyl carbonate, cetrimonium chloride, polyquatemium 7 ve coumarin gibi kimyasallardan bir ya da birkaçı varsa o ürünü kesinlikle satın almayın.
Öyleyse bebeklerin popo temizliği nasıl yapılacak? Cevap basit: Su ve pamukla... Günümüz şartlarında bu cevap biraz itici gelse de yavaş yavaş bilinçlenen aileler için sadece su ve pamuğun birleşiminden meydana gelmiş ıslak mendiller büyük marketlerde, eczanelerde ve bebek ürünleri satılan mağazalarda artık mevcut. İçindekiler kısmında sadece su ve pamuk yazıyor. Diğer ıslak mendiller gibi kremli, nemlendiricili, hoş kokulu değil. Fakat çok daha sağlıklı. Maliyeti düşük olmasına karşın özel bir alıcı kitlesine hitap ettiği için diğer ıslak mendillerle arasında ufak bir ücret farkı var. Üçlü paketlerde satın aldığınızda daha ekonomik oluyor…
YÜZDE YÜZ DOĞAL PİŞİK KREMİ
Bebek bakımında oldukça önemli bir diğer konu da miniklerin popolarına sürülen krem ve pudralarla alakalı. Tüm gün bez içinde kalan tenlerinin tahriş olmaması, kızarmaması neredeyse imkânsız. Anneler muhakkak ek bir üründen faydalanmak mecburiyetinde. Fakat burada da dikkatli olmak lazım. Piyasadaki pişik kremlerinin içinde likit parafin, vazelin flant gibi petrolden elde edilmiş ürünlerin yanında sentetik koruyucu, koku ve boyar maddeler mevcut. Bebek genital bölgesi yetişkinlere göre daha geçirgen olduğu için de bu zararlı kimyasalları tenlerinin emmemesi mümkün değil. “Hangi ürün daha sağlıklı?” derseniz ne yazık ki şu an için tek bir alternatifin bulunduğunu söyleyebiliriz. O da yeni çıktı piyasaya. İsmi “Naturalive Beauty Yüzde Yüz Doğal Hipoalarjik Pişik Önleyici Krem”. İçeriğinde zeytinyağı, çinko minerali, badem yağı, balmumu, kakao yağı, lavanta yağı, vitamin B5 ile vitamin E bulunuyor. Yani geçmişte kullanılan doğal maddeler ile bugünkü bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış ham maddelerden yapılıyor. Doğal yapısı sayesinde kabuklu yaralar, pişik ve isiliklerin çabuk iyileşmesine ve tahrişle ilgili rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı oluyor, cilde asla zarar vermiyor, hiçbir yan etkisi de bulunmuyor. Üretiminde petrolden elde edilen vazelin, parafin, petrolatium, koruyucu katkı maddesi ve sentetik koku kullanılmıyor. Market raflarında ise henüz satılmıyor. Ancak internet üzerinden ürüne ulaşabiliyorsunuz. Siparişiniz en geç iki gün içinde adresinize teslim ediliyor. Siparişi http://www.naturalive.com.tr adresinden veriyorsunuz.
BEBE YAĞLARI PETROLDEN ELDE EDİLİYOR!
Pişik, isilik oluşumunu engellemek için kullanılan bir başka ürün de talc (talk) pudrası. Doğal kaynaklı bir ürün olmasına karşın içinde asbest lifleri (kansorejen) bulunabiliyor. Avustralya'daki Melborn Üniversitesi'nde yapılan çalışmada bu liflerin yumurtalık kanserinin oluşumunu artırdığı sonucuna varılmış. Uzmanlara göre; özellikle bebeklerde ve çocuklarda asla kullanılmamalı. Bu ürünün doğal alternatifi ise mısır nişastası. Pudrayla aynı sonucu veriyor.
Bebek poposunu pişik, kızarıklık ve tahrişlerden önlemek için geleneksel yöntemlere başvurmaksa en akıllıca olanı. Bunun için kantaron yağı ile zeytinyağından faydalanabilirsiniz. Kantaron otundan elde edilen yağ, bebeğin tenini besliyor, mikrop-bakteri oluşumunu engelliyor, yaraların, kızarıklıkların, çatlakların kolaylıkla iyileşmesini, cildin pürüzsüzleşmesini sağlıyor. Bebeğin altını her açtığınızda bu iki bitki yağını dönüşümlü şekilde sürün. Sıcak yaz günlerinde bile bebeğinizin herhangi bir sıkıntı yaşamayacağından emin olabilirsiniz.
Market raflarında ilgili ilgisiz herkesin dikkatini çekebilecek kadar güzel görünümlü, mis kokulu bir başka ürün de bebe yağları. Kullanım alanı ise çok geniş. Hekimlerin birçoğu miniklerin vücudundaki kuruluğu gidermek, prematüre doğanların gelişimine katkı sağlaması için bebe yağlarını tavsiye ediyor. Gerçi çocuk doktorunun böyle bir önerisi bulunmasa da ebeveynler şartlanmışçasına bu ürünlerden faydalanıyor. Banyo sonrası tende kalan hoş kokusu en önemli tercih sebebi. Oysa istisnasız bu ürünlerin tümünde petrolatum - mineral oil - liquidum paraffinium bulunuyor ve petrolden elde ediliyorlar. Cildin gözeneklerini tıkayıp cilt fonksiyonlarını olumsuz etkiliyorlar. Diğer nemlendirici yağlara göre daha ucuz olduğundan bu maddeler özellikle tercih ediliyor.
BEBEKLER ZEYTİNYAĞIYLA YAPILAN MASAJI ÇOK SEVİYOR
Henüz bebe yağının icat edilmediği dönemlerden günümüze kadar gelen en önemli nem kaynağı aslında zeytinyağı. Yan etkisi, katkı maddesi yok. Üstelik bebek doğduğu andan itibaren kullanılabilir. Herhangi bir yan etkisi bulunmuyor, hatta uzmanlara göre bebeğin gelişimini olumlu yönde etkiliyor. Banyo sonrası kuruyan teni nemlendirmeye de fazlasıyla yetiyor. Zeytinyağını bebeğin eklem yerlerine, bacaklarına, sırt ve göğüs kafesine yuvarlak hareketlerle masaj yaparak uygulayın. Ufaklığın ne kadar rahatladığını, mutlu olduğunu siz de göreceksiniz. Vücut 3-5 dakika gibi kısa bir sürede yağın tümünü emecektir. Böylece ne zeytinyağı kokusu kalacaktır ne de kıyafetler üzerinde leke. Hatta bu uygulamayı yapmak için miniklere banyo yaptırmayı da beklemeyin. Bunu her gün tekrarladığınız eğlenceli bir oyuna dönüştürün. Günde bir kez uyku öncesinde zeytinyağıyla masaj yapılmış bebekler rahat ve daha uzun süre uyuyor. Bunun için piyasada satılan uyku öncesi uygulanması tavsiye edilen bebe yağlarını asla kullanmayın.
Anne-babalar, “O kanserojen, bu doğal değil. Hangi birinden kaçacağız ki? Boşuna çabalamanın anlamı yok” demesin. Elbette ki kimyasalların olmadığı bir dünyada yaşamamız mümkün değil. Ama zararsız, doğal alternatifler varken minicik bedenleri kimyasalların etkisine açmak da doğru değil. Unutmayın, evlatlarımız emanet bize…
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/detaylar.do?load=detay&link=26484
Hayatınızda ilk kez bir test sonucunun ‘pozitif' olmasına bu kadar çok seviniyorsunuz. Bir anda hayatınız değişiyor aslında. İlk zamanlar biyolojik olarak bunu hissedemeseniz de yavaş yavaş anneliğe hazırlanıyorsunuz. Gün geçtikçe karnınızın büyüdüğünü gözlemliyor, içinizde minik bir kelebeğin kanat çırptığını hissediyorsunuz. Zamanla küçücük ayaklar karnınızı tekmeliyor, âdeta oradan çıkmak istediğini söylüyor size. “Ha geldi, ha gelecek” derken bebeğinizi ansızın kucağınızda buluyorsunuz. O size, siz ona dikkatli dikkatli bakıyor, yaşadıklarınıza anlam vermeye çalışıyorsunuz.
Her şey bu mutlu sonla bitmiş gibi gözükse de asıl bundan sonra daha da çetrefilleşiyor işler. Bir yandan yeni sıfatınıza alışmaya çalışırken, diğer yandan bu büyük sorumluluğu nasıl taşıyacağınızı düşünüyorsunuz. Muhabir, sanatçı, siyasetçi kim olursanız olun kendi içinizde sıkıntılar yaşıyor, zaman zaman tükendiğinizi hissediyorsunuz. Uykusuz geceler, yorgun günler derken zaman hızla ilerliyor. Bu meşakkatli süreçte anneyi en çok geleneksel yöntemler ile kitabi bilgilerin, uzman tavsiyelerinin çakışması yoruyor. “Acaba hangisi doğru?” diyorsunuz.
Günümüz anne adayları bebek bakımını, ‘yeni hayat'ında karşılaşacağı sorunları, bebeğin genel geçer rahatsızlıkları karşısında neler yapacağını çeşitli uzmanların kaleme aldığı kitaplardan öğreniyor. Bilirkişi önerilerinden faydalanmak isterken kulaktan kulağa aktarılmış geleneksel yöntemler karşısına çıkıyor ve ister istemez kafası karışıyor. Hem bilimselliği hem de yüzyıllara meydan okuyarak günümüze kadar gelmiş pratik bilgileri terk etmeden orta yolu bulmak gerekiyor. Peki katkı maddeli malzemeler ve ilaç kullanmadan bebeğin sağlığını korumak mümkün mü? Piyasada ‘bebeklere özel' üretilmiş her ürünü kullanmak doğru mu? Hangi zararlı maddeleri miniklerden uzak tutmalı?
MUSKAT CEVİZİNİ DENEDİNİZ Mİ?
İlk kez anneliği tatmış hanımlar ellerinde küçücük bir yavruyla henüz ne yapacağını bilemezken; bebeğin geceleri gittikçe artan gaz sancıları başlar. Eğer yanınızda deneyimli birileri yoksa soluğu hastanede almamanız için hiçbir sebep yoktur. Çünkü bir-iki haftalıkken başlayan sancılar gittikçe şiddetlenir. Saatlerce sürer, bitip bitip tekrar başlar. Aslında gaz sancıları zarar vermeyen, belli bir süreyle sınırlı, fizyolojik bir olaydır. Dolayısıyla kesin, belirli bir tedavi yöntemi bulunmamakla birlikte gazı azaltıcı birtakım önlem ve davranış biçimleri içine girmek elzemdir. Piyasadaki gaz giderici ilaçların hepsi güvenilir değil. Üstelik en erken ikinci ayın sonunda kullanılması lazım. Bitkisel içerikli olduğu söylenen ilaçların bile çocukları sersemletip uyuttuğu üzücü bir gerçek. Yan etkisi bulunmayan yöntemleri seçmekse en iyisi. Hekimler ve ebeveynler genelde rezene çayının hem bebeği hem de anneyi rahatlattığını söylüyor. Hazmı kolaylaştıran, hafif kramplı mide ve bağırsak sorunlarına iyi gelen bu şifalı bitkinin spazm giderici özelliği de var üstelik. Demleme usulü elde edilmiş sıvıyı hem bebeğin, hem annenin tüketmesi tavsiye ediliyor.
Rezeneden sonuç alamayanlar için nesilden nesile aktarılan diğer bir etkili yöntem, müskat adı verilen küçük Hindistan cevizi. Müskatı bir çay kaşığına küçük tırnağınız kadar kazıyıp üzerine anne sütü sağıyorsunuz. Bu doğal karışım hem iştah açıyor, besliyor, sakinlik veriyor hem de gaz sancısına birebir. “Ölümden başka her şeye şifadır” denen çörekotu da kolik ağrılarına çözüm olabilir. Yarım çay kaşığı çörekotunu bir çay bardağı su ile kaynatıp ılık vaziyetteyken gün içinde biraz biraz bebeğe içirmeniz yeterli. Gaz sancılarının sıklığına göre bu işlemi her gün tekrarlayabilirsiniz.
Bebeğiniz huzur içinde uyurken birden kızarıp kasılmaya, ağlamaya ve bacaklarını toplamaya başladığında aklınıza iki ihtimal gelir. Ya gaz sancısı vardır ya da kaka yapacaktır. Önce bebeğin gazını çıkarmaya çalışın. Bu eylem sonuç vermiyorsa ikinci ihtimali düşünün. Bebekler kakalarını rahat yapamadıklarında huysuzlanıp bağırır, hatta ciddi acılar çeker. Kalın bağırsağın sonundaki kaslar sertleşip kakanın normal geçişini önlediğinde bebekler kabız olur. Kaka bağırsakta ne kadar uzun süre kalırsa o kadar sıkılaşıp kurur, vücuttan atılması zorlaşır. Sertleşmiş kaka kalın bağırsağın son kısmından geçerken yırtılmalara ve çatlaklara sebep olur. Tüm bunlar da minicik bir bebek için kaldırması oldukça güç şeylerdir. Kabızlığı giderici ilaçlar satılsa da bunlar zamanla bağımlılık yapabilir. Bundan dolayı daha sağlıklı yöntemler bulup minikleri ilaç bağımlısı yapmamak en iyisi. Genelde kabızlık giderici şuruplar tavsiye edilse de bu problemi doğal yollarla aşmak mümkün (Tabii bebeğin herhangi bir sağlık sıkıntısı yoksa).
Annelerin bu konuda imdadına yetişecek en önemli malzeme, mucizevi özelliğiyle dikkat çeken zeytinyağı. Küçük yaşlardan itibaren çocuklara ilaç yüklemesi yapılmaması gerektiğini savunan hekimler de zeytinyağını tavsiye ediyor. Üstelik bebek gelişimine katkı sağladığı da bilinen bir gerçek. Bunun için günde iki kez bir çay kaşığının içine iki-üç damla zeytinyağı ile aynı miktarda su damlatıp bebeğe içirmeniz yeterli. Bebek ikinci ayını tamamladığında su karıştırmadan saf zeytinyağını verebilirsiniz. Miktarı bebeğin aylarına göre artırabilirsiniz. Katı gıdalara geçtiğinde de evde hazırladığınız mamaların içine bir çay kaşığı ilave edebilirsiniz. Göbek deliğine saat yönünde masaj yaparak zeytinyağı sürmeniz de dışkı çıkarmayı kolaylaştırır.
Gazını çıkaramayan, kakasını yapamayan ve üşüten bebekler şiddetli karın ağrısı çeker. Tabii bu durumda ne uyuyabilir ne de ağlamadan durabilirler. Karın ağrısını dindirmek için sıcak su torbası koymak bir çözüm olabileceği gibi (yalnız her bebeği sakinleştirmeye yetmez) nane-kekik karışımından da faydalanılabilir. Bunun için bir fincan su cezvede kaynatılır. Ocağı kapattıktan sonra suyun içine 1 çay kaşığı nane, 1 çay kaşığının ucuyla da kekik ilave edilir. Demlendikten sonra içine çok az miktarda şeker atılarak bebeğe içirilir. Karışım ufaklıkları hem rahatlatır hem de karın ağrılarını dindirir.
BEBEKLERİ ÜŞÜTMEDEN BÜYÜTMENİN SIRRI
Bebekler için “Kuşun kanadından soğuk alır.” der büyüklerimiz. Bundan dolayı da onların vücut ısılarını sabit tutmaya, mümkün olduğunca soğuktan-sıcaktan korumaya çalışırlar. Kıt kanaat geçen hayatlarında doktor yüzü görmeden bebeklerini büyütmenin derdine düşerler. Derme-çatma yapılmış, sobalı evlerde bebekleri banyo yaptırmak da sıkıntıdır, hasta olduğunda iyileştirmek de. Çözümü doğada bulurlar nitekim… Minikleri üşütmemek ya da üşütme kaynaklı hastalıkları tedavi etmek için karabaş yağından faydalanmışlar yüzyıllardır.
Soğuk kış günlerinde bebeklerinin bedenlerini ısıtmak, üşütme kaynaklı karın ağrılarının önüne geçmek isteyen ebeveynler miniklerin karnına ve ayaklarının altına karabaş yağından sürebilir. Sırt ve göğüs kafesine de saf zeytinyağıyla masaj yapabilir. Kısa bir süre sonra ne zeytinyağının ne de karabaş yağının kokusu tende kalır. Soğuk kış günlerinde, banyodan sonra, bebek dışarı çıkarılırken ve eve döndükten sonra rahatlıkla uygulanabilir. Bu yöntemin kış aylarında dünyaya gelmiş bebekleri hastalıktan korumanın en etkili, ucuz ve pratik yolu olduğu tecrübelerimle sabit.
BEBEKLER KİMYASALLARDAN DAHA FAZLA ETKİLENİYOR!
Günümüz şartlarında bebek bakımı oldukça kolaylaştı. Hazır bezler, ıslak mendiller, bebe yağları, losyonlar, kremler vs... Hepsinin albenisi de fazla, tüketeni de... Dış görünüşlerindeki şirinlik, etiketlerindeki saflık ve temizlik imajının ise insanı etkilememesi mümkün değil. Ürünlerin “bebeklere özel” üretilmiş olması da ayrı bir cazibe merkezi tabii. Fakat gelin görün ki minikler için satın alacağımız her malzeme onun sağlığına uygun değil. Evladımız için satın alacağımız her şeyin etiketini okumalı, ona şimdi ya da gelecekte zarar verecek kimyasal maddelerin içlerinde yer alıp almadığına bakmalı. Sanılanın aksine piyasadaki birçok üründe bebeklere zarar verecek katkı maddeleri mevcut. Yalnız bunların varlığını fark edebilmemiz için hangi kimyasalların ne için, hangi ürünlerde kullanıldığını bilmemiz ve bir an önce doğal alternatiflere doğru rotamızı çevirmemiz şart. Sonuçta bebeklerin seçim yapma gibi bir şansları yok. Onların sağlıklarını korumak biz ebeveynlere düşüyor...
Günlük hayatımızda kullandığımız ürünlerle, soluduğumuz havayla, yediğimiz ve içtiklerimizle yaklaşık 80 bin kimyasal maddeye maruz kalıyoruz. Ve her yıl bu maddelere yüzlercesi ekleniyor. Bu kimyasalların insanlar üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılması uzun ve pahalı bir süreç gerektirdiğinden bunların sadece yüzde 30'u test edilebiliyor. Dolayısıyla yapılacak bilimsel araştırmaları beklemeden onları hayatımızdan ‘olabildiğince' çıkarmamız lazım. Cildimiz en büyük ve en hassas organlarımızdan biri. Ağız yolu ile alınan kimyasalın bir kısmı boşaltım sistemi vasıtasıyla atılırken deri yolu ile alınanlar direkt kana karışıyor. Normalde vücuttan atılması beklenen birçok madde de sık kullanım sonucu karaciğer, böbrek ve yağ tabakasında birikiyor. Bebeklerin vücut savunma sistemleri tam gelişmediğinden, yetişkinlere göre kimyasallardan daha çok etkileniyorlar. Mesela bebeklerin popo temizliğinde kullanılmak üzere üretilmiş ıslak mendillerin hem kokuları hem de ambalajları can alıcı. Fakat içlerinde yer alan zararlı maddeler alerji, cilt tahrişi, zehirlenme bile yapabiliyor, üstelik kanserojen etkiye de sahipler. Ambalajların üzerinde “Alkolsüzdür”, “Nemlendirici etkiye sahiptir”, “Dermatolojik olarak test edilmiştir”, “PH dengesine zarar vermez”, “Bebeklere özel”, “Yenidoğan” şeklindeki ibareleri çok dikkate almayın. Bunlar ıslak mendilin daha az zararlı ya da zararsız kimyasallar içerdiği anlamına gelmiyor çünkü. Ürün satın alırken “içindekiler” kısmını muhakkak okuyun.
AŞAĞIDAKİ ZARARLI MADDELERE DİKKAT!
Eğer; paraben (koruyucu) çeşitleri methyl, ethyl, propyl, butyl, isobutyl, benzil paraben ile propylene glycol (petrol türevi), phenoxyethanol (koruyucu), peg-40 hydrogenated castor oil (hidrojene edilmiş hintyağı), zehirli 2-bromo-2 nitropropame-1,3 diol, methylisothiazolinone, sodyum hidroksit, fınn, kansorejen formaldehit, triclosan, zehirli carbomer, sodium benzoate, cilt gözeneklerini tıkayan paraffinum liquidum, benzil alcohol, zehirli benzyl benzoate, fragrance (parfüm), 3-lodo-2 propynyl butyl carbonate, cetrimonium chloride, polyquatemium 7 ve coumarin gibi kimyasallardan bir ya da birkaçı varsa o ürünü kesinlikle satın almayın.
Öyleyse bebeklerin popo temizliği nasıl yapılacak? Cevap basit: Su ve pamukla... Günümüz şartlarında bu cevap biraz itici gelse de yavaş yavaş bilinçlenen aileler için sadece su ve pamuğun birleşiminden meydana gelmiş ıslak mendiller büyük marketlerde, eczanelerde ve bebek ürünleri satılan mağazalarda artık mevcut. İçindekiler kısmında sadece su ve pamuk yazıyor. Diğer ıslak mendiller gibi kremli, nemlendiricili, hoş kokulu değil. Fakat çok daha sağlıklı. Maliyeti düşük olmasına karşın özel bir alıcı kitlesine hitap ettiği için diğer ıslak mendillerle arasında ufak bir ücret farkı var. Üçlü paketlerde satın aldığınızda daha ekonomik oluyor…
YÜZDE YÜZ DOĞAL PİŞİK KREMİ
Bebek bakımında oldukça önemli bir diğer konu da miniklerin popolarına sürülen krem ve pudralarla alakalı. Tüm gün bez içinde kalan tenlerinin tahriş olmaması, kızarmaması neredeyse imkânsız. Anneler muhakkak ek bir üründen faydalanmak mecburiyetinde. Fakat burada da dikkatli olmak lazım. Piyasadaki pişik kremlerinin içinde likit parafin, vazelin flant gibi petrolden elde edilmiş ürünlerin yanında sentetik koruyucu, koku ve boyar maddeler mevcut. Bebek genital bölgesi yetişkinlere göre daha geçirgen olduğu için de bu zararlı kimyasalları tenlerinin emmemesi mümkün değil. “Hangi ürün daha sağlıklı?” derseniz ne yazık ki şu an için tek bir alternatifin bulunduğunu söyleyebiliriz. O da yeni çıktı piyasaya. İsmi “Naturalive Beauty Yüzde Yüz Doğal Hipoalarjik Pişik Önleyici Krem”. İçeriğinde zeytinyağı, çinko minerali, badem yağı, balmumu, kakao yağı, lavanta yağı, vitamin B5 ile vitamin E bulunuyor. Yani geçmişte kullanılan doğal maddeler ile bugünkü bilimsel araştırmalarla etkinliği kanıtlanmış ham maddelerden yapılıyor. Doğal yapısı sayesinde kabuklu yaralar, pişik ve isiliklerin çabuk iyileşmesine ve tahrişle ilgili rahatsızlıkların giderilmesine yardımcı oluyor, cilde asla zarar vermiyor, hiçbir yan etkisi de bulunmuyor. Üretiminde petrolden elde edilen vazelin, parafin, petrolatium, koruyucu katkı maddesi ve sentetik koku kullanılmıyor. Market raflarında ise henüz satılmıyor. Ancak internet üzerinden ürüne ulaşabiliyorsunuz. Siparişiniz en geç iki gün içinde adresinize teslim ediliyor. Siparişi http://www.naturalive.com.tr adresinden veriyorsunuz.
BEBE YAĞLARI PETROLDEN ELDE EDİLİYOR!
Pişik, isilik oluşumunu engellemek için kullanılan bir başka ürün de talc (talk) pudrası. Doğal kaynaklı bir ürün olmasına karşın içinde asbest lifleri (kansorejen) bulunabiliyor. Avustralya'daki Melborn Üniversitesi'nde yapılan çalışmada bu liflerin yumurtalık kanserinin oluşumunu artırdığı sonucuna varılmış. Uzmanlara göre; özellikle bebeklerde ve çocuklarda asla kullanılmamalı. Bu ürünün doğal alternatifi ise mısır nişastası. Pudrayla aynı sonucu veriyor.
Bebek poposunu pişik, kızarıklık ve tahrişlerden önlemek için geleneksel yöntemlere başvurmaksa en akıllıca olanı. Bunun için kantaron yağı ile zeytinyağından faydalanabilirsiniz. Kantaron otundan elde edilen yağ, bebeğin tenini besliyor, mikrop-bakteri oluşumunu engelliyor, yaraların, kızarıklıkların, çatlakların kolaylıkla iyileşmesini, cildin pürüzsüzleşmesini sağlıyor. Bebeğin altını her açtığınızda bu iki bitki yağını dönüşümlü şekilde sürün. Sıcak yaz günlerinde bile bebeğinizin herhangi bir sıkıntı yaşamayacağından emin olabilirsiniz.
Market raflarında ilgili ilgisiz herkesin dikkatini çekebilecek kadar güzel görünümlü, mis kokulu bir başka ürün de bebe yağları. Kullanım alanı ise çok geniş. Hekimlerin birçoğu miniklerin vücudundaki kuruluğu gidermek, prematüre doğanların gelişimine katkı sağlaması için bebe yağlarını tavsiye ediyor. Gerçi çocuk doktorunun böyle bir önerisi bulunmasa da ebeveynler şartlanmışçasına bu ürünlerden faydalanıyor. Banyo sonrası tende kalan hoş kokusu en önemli tercih sebebi. Oysa istisnasız bu ürünlerin tümünde petrolatum - mineral oil - liquidum paraffinium bulunuyor ve petrolden elde ediliyorlar. Cildin gözeneklerini tıkayıp cilt fonksiyonlarını olumsuz etkiliyorlar. Diğer nemlendirici yağlara göre daha ucuz olduğundan bu maddeler özellikle tercih ediliyor.
BEBEKLER ZEYTİNYAĞIYLA YAPILAN MASAJI ÇOK SEVİYOR
Henüz bebe yağının icat edilmediği dönemlerden günümüze kadar gelen en önemli nem kaynağı aslında zeytinyağı. Yan etkisi, katkı maddesi yok. Üstelik bebek doğduğu andan itibaren kullanılabilir. Herhangi bir yan etkisi bulunmuyor, hatta uzmanlara göre bebeğin gelişimini olumlu yönde etkiliyor. Banyo sonrası kuruyan teni nemlendirmeye de fazlasıyla yetiyor. Zeytinyağını bebeğin eklem yerlerine, bacaklarına, sırt ve göğüs kafesine yuvarlak hareketlerle masaj yaparak uygulayın. Ufaklığın ne kadar rahatladığını, mutlu olduğunu siz de göreceksiniz. Vücut 3-5 dakika gibi kısa bir sürede yağın tümünü emecektir. Böylece ne zeytinyağı kokusu kalacaktır ne de kıyafetler üzerinde leke. Hatta bu uygulamayı yapmak için miniklere banyo yaptırmayı da beklemeyin. Bunu her gün tekrarladığınız eğlenceli bir oyuna dönüştürün. Günde bir kez uyku öncesinde zeytinyağıyla masaj yapılmış bebekler rahat ve daha uzun süre uyuyor. Bunun için piyasada satılan uyku öncesi uygulanması tavsiye edilen bebe yağlarını asla kullanmayın.
Anne-babalar, “O kanserojen, bu doğal değil. Hangi birinden kaçacağız ki? Boşuna çabalamanın anlamı yok” demesin. Elbette ki kimyasalların olmadığı bir dünyada yaşamamız mümkün değil. Ama zararsız, doğal alternatifler varken minicik bedenleri kimyasalların etkisine açmak da doğru değil. Unutmayın, evlatlarımız emanet bize…
http://www.aksiyon.com.tr/aksiyon/detaylar.do?load=detay&link=26484
31 Mart 2010 Çarşamba
Islak Kek
Tarif http://www.yemekcini.com/kategori/tarifler/kekler/page/2/ blogundan
Misafiler geldiğinde yaptığım keklerden biri..
denemenizi tavsiye ederim.
Malzemeler
- 4 adet yumurta
- 2 su bardağı toz şeker
- 1 su bardağı sıvı yağ
- 2 su bardağı süt
- 3 yemek kaşığı kakao
- Aldığı kadar un
- 1 paket kabartma tozu
- 1 paket vanilya
Ekstra Sos İçin
- 1,5 su bardağı toz şeker
- 1,5 su bardağı süt
- 1/2 su bardağı sıvı yağ
- 2 yemek kaşığı kakao
Yapılışı
1. Öncelikle yumurta ve şekeri iyice çırpın. Sonra sıvı yağı, sütü, kakaoyu ve diğer malzemeleri karıştırın. Kek hamurunu tepsiye dökün. 170 – 180 derecede, önceden ısıtılmış fırında pişirin.
2. Fırından çıkan sıcak kekin üzerine, kek hamurundan ayırdığınız ya da daha sonra yaptığınız karışımı dökün. Karışımı daha iyi çekmesi için dökmeden önce çatalla birkaç kez delin.
5 Şubat 2010 Cuma
26 Ocak 2010 Salı
Çikolata Soslu Muz
Bu tatlıyı yapalı yaklaşık 2-3 hafta oldu. Eklemeyi unutmuşum.
Malzemeler
- 1 Paket Çikolata Sosu
- 2,5 Su Bardağı Süt
- 2 Adet Muz
- 10-15 Adet Kakaolu Piknik Bisküvi
- Fındık ya da ceviz Kırığı
- Çikolata sosu pişirilir. Bir küçük borcama bir sıra bisküvi dizilir ve üzerine sıcak sos dökün, muzları biraz kalın dilimlenir ve sosun üzerine dizilir. Kalan sosu da muzların üzerine gezdirip fındık kırığı serpilir.
16 Ocak 2010 Cumartesi
Hayatımda ilk defa yelek ördüm
15 Ocak 2010 Cuma
İlk Annelik için tavsiyeler - 2
Herkesin doğrusu farklıdır:
*Sınavda ilk aklınıza gelen cevap doğrudur derler ya, sizin de çocuğunuz için en doğru cevap veya karar annelik içgüdünüzün söylediğidir. Annelik içgüdülerinize güvenin.
*Eğer mutlu ve iyi bir çocukluk geçirdiyseniz ve sonuçta kendinden memnun ve mutlu bir yetişkin olduysanız annenizin tavsiyelerine kulak verin. Muhtemelen ilk tepkiniz "şimdi herşey farklı" diye reddetmek olacak ama eğer sizde sonuç olumluysa anneniniz doğru birşey biliyor demektir. Aynı şey eşinizin annesinin tavsiyeleri için de geçerli.
*Araştırmacı kişiliğiniz olabilir veya olmayabilir ama size söylenen, okuduğunuz veya e-maille gelen bilgilerin kaynağını ve bunları söyleyen yazan kişilerin güvenilirliğini, yeterliliklerini kontrol edin. En basitinden bir google araması yeterli olacaktır.
*Çocuğunuza ve kendiniz için uygun olmadığını düşündüğünüz doktor, hastane, bakıcı, ders, kurs veya okulu anında bırakın veya terkedin. Piyasa ekonomisinde yaşıyorsak, birçok seçeneğimiz var demektir ve konu özellikle çocuğumuzken işini iyi yapmayanlara tahammül etmek zorunda değilsiniz.
*Sizi yargılayanlara gülün geçin. Hayatınızı kolaylaştıracak tavsiyeleri olanlara kulak verin.
*Negatif enerji saçan ve negatif enerji yüklenerek yaşayan insanlardan uzak durun. Duramıyorsanız bile “he-he” deyip kafa sallayın. Bu insanlar genelde kendi veya tanıdıklarının çocukları ile ilgili korkunç hikayeler ve hurafeler anlatarak veya sizin birşeyleri beceremediğinizi ima ederek veya direk söyleyerek kendilerini belli ederler. Karşı çıkmanız, tartışmanız onları korükleyip negatif enerji dolmalarına ve mutlu olmalarına neden olur. Umursamazsanız sizden negatif enerji alamayacağını farkedip başka yerlere musallat olmak üzere sizi de rahat bırakırlar (umuyorum).
*Yukarıdaki tavsiyem blog sahibesi anneler için de geçerli. Negatif yorum(lar) geldiğinde bıy bıy bıy mantıklı cevaplar vermeye, laf anlatmaya kalkıp vakit harcamayın. Anlayacak sahsiyet olsa zaten o yorumu yazmazdı değil mi?
Yazan Pratik Anne
http://www.pratikanne.com/2010/01/ilk-annelik-icin-tavsiyeler-ii.html
12 Ocak 2010 Salı
İlk Annelik için tavsiyeler - 1
Bu yazı http://www.pratikanne.com/2010/01/ilk-a ... ler-i.html blogundan alınmıştır.
Doğumdan sonraki ilk günler ve ilk aylar:
*Siz zaten süper annesiniz. Ama herşeyin süperi olmaya kalkmayın. Yani aynı anda süper temizlikçi, süper aşçı, süper ev sahibesi..... olmayın. Kendi iyiliğiniz için.
*Yukarıdaki tavsiye ile alakalı olarak, her teklif edilen yardımı değerlendirin. “Ben yaparım hepsini” diye geri çevirmeyin. Teklif gelmiyorsa, sormaktan da rica etmekten de çekinmeyin.
*Annelik ile ilgili uzun vadeli planlarınız ve hayalleriniz yolunda gitmediyse kendinizi yiyip bitirmeyin. Özellikle doğum, emzirme, çalışma/evde çocuk bakma gibi konularda yapabildiğinizin en iyisini yapmışsanız yapmışsınızdır. Geçmişte olanlara takılıp kalmayın.
*Doğumdan sonra rahat yürüyebildiğiniz andan itibaren her gün çok ama çok kısa süre de olsa evden çıkın. Bebeğiniz gündüz uykusunu uyurken birine emanet edip kapının önüne çıkıp gelmeniz, bakkala gitmeniz bile enerji kazanmanıza yardımcı olur.
*Size yardım eden varsa, siz bebeğinize bakın. Diğerleri yapılacak diğer ev işi, yemek, temizlik gibi işlere yardım edebilirler. Bebeğinizi başkasına bırakıp, siz ev işine koşmayın.
*Umarım eşiniz kendisine sorulmadan size bebek bakımı ve diğer işlerde yardım eden bir baba olur. Olmazsa rica etmekten çekinmeyin. Gerekirse siz iş bölümünü yapıp kendisini durumdan haberdar edin.
*Ne zaman uyuyabiliyorsanız o zaman uyuyun. Sütünüz, akıl sağlığınız, mutluluğunuz, sevgi dolu bir anne ve uyumlu ve sevecen bir eş olmaya devam etmeniz uykunuzu tam almanıza bağlı. Emzirdiğiniz dönemde gece beslenmelerinden birini eşinizin veya yardıma gelen aile bireyinin biberon ile yapmasını sağlayın. (Eşim Kıpırcan’da çok yardımcı olmuş ilk dönemlerde 9-1 arası 4 saatlik blok uyku uyumamı sağlamıştı)
*İlk aylarınızı kendinizi bebeğinizi keşfetmeye adayın. Neyi nasıl seviyor, ne saatlerde nasıl uyuyor, en rahat nasıl emiyor, ne zamanlarda kaka çiş yapıyor... Devamli gözlem ve rapor halinde olun. Hem bebeğinizi hem kendinizi hemen ilk günden kitaplarda ve internette okuduğunuz "bütün bebekler şöyledir" kalıbına sokmaya çalışmayın. Zaten daha ilk günden bebeğiniz kişiliğini ve isteklerini belli etmeye başlayacak.
*Ziyaretçileriniz varsa önceden kurallarınızı koyun. Çoğu insan biliyor zaten ama bilmeyenlere karşı çekinmeyin. Hormonlarınızdan güç alın. Ayakkabı ile eve girilmeyecek, evde sigara içilmeyecek, bebek el yüz yıkanmadan öpülmeyecek. Tabiki nazik bir şekilde. Beğenmeyen de gelmez.
Yazan Pratik Anne
http://www.pratikanne.com/2010/01/ilk-a ... ler-i.html
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Labels
Efendimiz
(1)
Ramazan
(3)
abana
(1)
annelik
(4)
aşure
(2)
balık yemeği
(3)
bebek
(6)
bedava
(1)
blogger template
(1)
börek
(2)
doğumgünü
(6)
ekmek
(3)
facebook
(2)
fikrimühim
(3)
film
(3)
geridönüşüm
(1)
geziyoruz
(3)
hediye
(11)
hurma
(2)
içecek
(1)
kahvaltılık
(3)
kandil
(7)
kebap
(2)
kek
(6)
kermes
(1)
kitap
(3)
kolay doğum
(1)
kurabiye
(8)
makarna
(2)
mantı
(1)
namaz
(2)
oyuncak
(1)
pasta
(8)
poğaça
(1)
puding
(2)
reçel
(1)
saglik
(2)
salata
(9)
sağlık
(3)
simit
(1)
smoothie
(1)
sobe
(2)
tatil
(2)
tatlı
(7)
template
(1)
turta
(1)
yemek
(4)
Çikolatalı Rulo pasta
(2)
çocuk gelişimi
(1)
çorba
(2)
örgü
(3)